Türkçülük

Türkçülük, dil, tarih ve edebiyat alanlarındaki çalışmalarla, yani bir kültür hareketi olarak başladı. Türkçülük akımı Osmanlıcılık ve İslamcılık akımlarının geçerli olduğu dönemlerde pek yaygınlaşmadı. Ancak bu akımların Osmanlı Devleti’ ni kurtarmaya yetmediği görüldükten sonra, özellikle ikinci Meşrutiyet döneminde Türkçülük akımı güç kazandı. Bu akımın hız kazanmasında, Rusya’nın Türk ülkelerindeki işgalinden kaçan Türkler oldukça etkili oldular.  Türkçülük düşüncesinin öncüleri bir millet; dil, din, soy ve ülkü birliğini oluşturduğunu savunuyorlardı.  Onlara göre devlet ancak; dili, dini, soyu ve ülküsü bir olan topluma dayanarak ayakta durabilirdi.  Bunun için Osmanlı yönetimi altında yaşayan Türklere milli bilinç kazandırılmalıydı. Türkçülük akımı Ziya Gökalp’in katkılarıyla ilmi bir muhteva kazandı. Ziya Gökalp’ e göre Osmanlı Devleti’ nin kurtuluşu ve güçlenişi yeni bir hayata bağlıdır. Bu hayatın üç dayanağı vardır. Bunlardan birincisi Türkçü olmaktır. Dilde, güzel sanatlarda, ahlakta ve hukukta Türk kültürüne bağlanmak gerekir. İkincisi İslam ümmetinden olmaktır. Dini devletten ayırmak şartıyla İslam dininin en yüce din olduğuna inanmak gerekir. Üçüncüsü ise batı medeniyetini benimsemektir.  Bilimde, felsefede, teknikte tam bir batılı kafaya sahip olmak gerekir. Ziya Gökalp, medeniyetle kültürü birbirinden ayırmış, kültürde Türk kalmayı savunmuştur.

Yorum bırakın